12 Ağustos 2020 Çarşamba

Kotenna Antik Kenti / ANTALYA / PİSİDİA / Akseki – Menteşbey Mahallesi

Kotenna Kentinin Yeri: Antalya İli, Akseki İlçesinin Menteşbey Köyü (Mahallesi) yakında bulunan Kaletepe üzerindeki kalıntılardır.

Kotenna ve Erymna kentlerinin
Menneas onuruna aldıkları ortak karar.
© Ümit Durak
Kotenna, Menteşbey Mahallesi.
© Ümit Durak

Kotenna Bilgileri:  Kentin adının nerden geldiği hakkında bir bilgi yoktur. Osmanlı döneminde Gödene olan yerleşim yeri Kotenna’nın evrilmiş halidir. Son olarak Menteşbey adıyla anılmaktadır. Gödene haliyle çok daha güzel bir ismi vardır. Gödene adının Goden Krallığından gelmiş olması savı bir hayli zorlamadır. Yapılan son çalışmalar ve epigrafik değerlendirmeler sonucunda Etenna, Kotenna ve Erymna kentlerinin halkının aynı olduğu ve Katenneis adını taşıdığı belgelenmiştir.

            Etenna, Kotenna ve Erymna gibi bilinen yerleşimleriyle başlangıçta Pisidia, İ.S. 4. yüzyıldan sonra da Lykaonia sınırlarında değerlendirilen Akseki bölgesinde, başlangıçta kendi başlarına yaşayan savaşçı, yerli kavimler varken bu toplulukların sonraları Roma egemenliğine girdiği ve Roma’ya vergi verdiği anlaşılmaktadır.  İ.S. 3. yüzyılda geçirdiği sarsıntılara, doğu Pisidya’da eşkıya huzursuzlukları eklenir.  İ.S. 284 - 305 yılları arasında başta olan İmparator Diokletian döneminde Pisidya tarihinde ilk kez bir eyalet haline getirildi. İ.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasından sonra Bizans çağını yaşamaya başlayan Pisidya’da pek çok kentin varlığını sürdürdüğü, Kilise kayıtlarından anlaşılmaktadır. Ancak bu bölgede yaşayan ve tümü ilkel ve kavgacı olarak bilinen Oroandlar, Homonadlar ve İsaurialılar Roma’ya hep sıkıntı vermiştir. Pamfilya Denizi’nden, Side’den kuzeye, Etenna ve Kotenna’dan geçen iki ayrı yolla Göller Bölgesi ve Konya’yla Orta Anadolu’ya geçit veren vadi bu konumuyla her çağda önemsenmiş ve yerleşimler kurmak için de seçilmiştir.

            Günümüz Gödene ilçesinde bulunan kalıntılar Strabon’da “Katenneis”, Hierokles’de “Kotana” olarak anılır. 431'de Efes’te ve 451’de Kalchedon’da yapılan konsiller toplantısına Kotenna’nın bir temsilcisi de katılmıştır. Yazıtlar Kotenna'nın bugünkü Gödene olduğunu kanıtlar. Antik yerleşimden taşınmış heykel, seramik ve figürinler yakın zamanlara kadar okulda korunmaktaymış. Köy evleri duvarlarında antik malzemeye bugün de sıkça rastlanmaktadır.

            Gödene ilçesinin batısında yükselen, tüm araziye egemen korunaklı bir tepede yerleşim izleri genellikle ana kaya tabanlardan izlenir. Ayakta kalanlar ise geç dönem sur duvarlarıdır. Ana kaya olabildiğince verimli biçimde kullanılmış, kalan kısımlar örülerek tamamlanmıştır. Yapılar çoğunlukla ana kaya tabanlarından tanımlanabilmektedir. Alt ve üst teraslar arasında ana kayaya açılmış basamaklar geçit vermektedir. Ana kayadan yararlanılıp basamaklı birçok katlılık oluşturulduğu anlaşılmaktadır. Sokaklar gibi su akıntılarına karşı yapılan işçilikler de ortaktır. Evlerin arkalarından ana kayaya açılmış arklar yağmur sularını kanalize etmektedir. Kalıntılar arasında kült döşemeleri görülür. Tepenin doğusunda, sarp eğimin başlangıcında kısmen ayakta kalmış geç dönem sur duvarları izlenmektedir. Tepede geç dönem seramikleri bulunmuştur.(1)

Diğer bir çalışmada Kotenna Antik Kenti bilgileri şu şekilde:

            Kotenna şehrinin kalıntılarının da yer aldığı bugünkü Menteşbey Köyü, Ayıntıras, Kayabaşı, Tuzluk Koyak Mevkii ve Tarsus Dağları arasında kurulu modern bir yerleşimdir. Yer yer antik kalıntı izlerine rastlanan Tepe Dağı, Mallas ve Ambullas Mevkilerinden ziyade Kale Tepe olarak bilinen antik Kotenna şehri kalıntılarının yer aldığı güneydeki Melas (Manavgat) Çayı’na12 hâkim tepe kayda değer antik kalıntıları bünyesinde barındırmaktadır.

            Kale Tepe’nin güney yamaçlarında bir blok taş üzerinde kanatları açık bir kartal kabartması ile başka blok taş üzerindeki kalkan ve zırh betimi makiliklerle kaplı arazide terk edilmiş durumdadır. Kale Tepe’nin yine güney yamacında yazıtsız bir sunak dikkati çekmektedir. Sunağın hemen yanında yer alan 1.70x0.93x0.55 m ölçülerindeki iri bir blok üzerinde ise üç gruptan oluşan uzun bir yazıt yer almaktadır (Res. 3). Anıtsal bir yapıya ait olması gereken bloğun üst profili üzerinde tek satır, altında ise solda 12, sağda 16 satırdan oluşan iki ayrı yazıt grubu yer almaktadır13.

            Menteşbey (Gödene) Büyük Mezarlık içinde çok sayıda sütun gövde ve başlıkları yer almaktadır. Bunlardan bir grup ion başlığı musalla taşı olarak kullanılmıştır. Mezarlık içinde ise kadın büstü betimli bir sunak dikkati çekmektedir. Köy içindeki bir evin avlusunda korunan düzgün kesme taşlı uzun bir duvar ise buradaki anıtsal bir yapıya işaret etmektedir.(2)

Son çalışmamış ise Akseki Arkeolojisi hakkında ekipleriyle birlikte değerli çalışmalar yapan Mustafa Adak hoca ve yardımcılarının yayınladığı kitapçıktan olacak:

            Geniş Pisidya topraklarının güneydoğusunu Hellenistik ve Roma dönemlerinde Katenneis halkı iskân etmişti. Strabon bu dağ sakinlerinin batıda Selgeliler, doğuda ise Homonadlar ile komşu olduklarını belirtmekte, ayrıca Pisidyalılar’ın “büyük kısmı Torosların dağlık kısımlarında yaşamaktadır, ancak bazıları Pamfilya kentleri Side ve Aspendos’un kuzeyinde, zeytin ağaçlarının yetiştiği engebeli alanlarda otururlar. Bunların kuzeyindeki dağlık alanı Selgeliler’e ve Homonadlar’a komşu olan Katenneis halkı iskân etmiştir.” demektedir. Bu ve diğer bilgilerden yola çıkarak Katenneis halkının yaşam alanı olarak; Akseki İlçesi’nin güney kısmını, İbradı İlçesi’nin tümünü ve Manavgat İlçesi’nin kuzeydoğusunu gösterebiliriz. Kavimin adı Kotenna (eski ismi Gödene, bugün Menteşbey Mahallesi) kent ismine yansımıştır.

            Katenneis halkının diğer iki önemli merkezi Kotenna ve Erymna’nın erken dönemlerde belgelenmemiş olmaları bunların uzun süre Etenna’nın himayesinde kaldıklarını ve ancak Hellenistik Çağ’ın ilerleyen evresinde bağımsızlıklarına ulaştıklarını akla getirmektedir. Aralarında sadece 6 km. mesafe bulunan, ancak Melas Çayı’nın geçit vermeyen vadisi tarafından birbirinden ayrılan bu iki kent arasında yakın bir bağ mevcuttu. Nitekim Ormana’da bulunan ve Zeus Tastledeas rahibi Menneas’ın onurlandırılmasına dair her iki kentin almış oldukları müşterek karar, bunların ikisi bağımsız olmakla birlikte ortak hareket edebildiklerine dair güzel bir örnek sunmaktadır. Bununla birlikte, bağımsız olmalarına rağmen iki kent de tarihlerinin hiçbir evresinde sikke basmamış, Etenna ve diğer komşu kentlerin tedavüldeki sikkelerini kullanmakla yetinmişlerdir.

            Katenneis halkını temsil eden bu üç kentten sadece Kotenna günümüz Akseki ilçe sınırları içerisinde kalmaktadır. Yüksek bir tepe üzerinde kurulan kentte günümüzde ayakta fazla yapı kalmamıştır. Yamaçta yer alan konutlar heyelan sonucu büyük oranda kaybolmuştur. Aşağıda tanıtacağımız iki kitabe sayesinde tepedeki yerleşim alanında bir Artemis ve bir de Zeus Tapınağı’nın varlığını biliyoruz. Tepenin yamacında kısmen korunmuş bir yapının yıkıntıları arasında görülebilen büyük sütun parçaları ve oturma sıraları gibi mimari ögeler, söz konusu binanın resmi bir yapı olması gerektiğini göstermektedir. Tepenin köye bakan kuzey ve batı yamaçlarında Bizans Dönemi’ne ait sur izleri hala takip edilebilmektedir. Antik Dönem yerleşiminin, günümüzde Menteşbey’in kurulu olduğu düzlüğe kadar yayıldığı buradaki önemli yapı kalıntıları sayesinde tespit edilebilmektedir. Tepenin kuzeydoğusunda düzlük arazide bir köy evinin bahçesinde uzanan ve duvar örgüsü dört sıraya kadar korunan muazzam bir yapı kalıntısı, muhtemelen bir tapınağa ait olmalıdır. Benzer bir yapının blokları ise köy çıkışındaki modern mezarlıkta görülmektedir. Antik binalara ait sayısız yapı taşı tepeden indirilerek modern köy evlerinde inşaat malzemesi olarak tekrar kullanılmıştır.

            Kotenna kenti Akseki ilçe sınırlarının güneybatı ve orta kısımlarına hâkimdi. İlkçağ yerleşim izleri göstermeyen Akseki ve yakın çevresi de kanaatimizce Kotenna kentinin himayesinde bulunmaktaydı. Verimli bir ovanın kuzeybatısındaki bir yamaçta kurulmuş olan Akseki’nin tarihi olasılıkla Ortaçağ’dan daha önceye gitmemektedir. Akseki’nin eski ismi Marula ile Latince “Maro” sözcüğü arasında yerel tarihçiler tarafından kurulan bağlantı, aslı olmayan güzel bir yakıştırmadan öteye gitmemektedir. Akseki’de İlkçağ’a ait tek iz kaymakamlığın ön bahçesinde duran bir kabartmadır. Bu da Kotenna kentine ait olup eski kaymakamlardan biri tarafından Gödene’den şimdiki yerine getirilmiştir. Benzer kabartmaları Gödene’de görmek mümkündür. Akseki yakınlarında tespit edebildiğimiz en erken yerleşim izleri güneydoğuda Hüsamettin ile Çimi arasında bulunmaktadır. Akseki ise İlkçağ’da yerleşim alanı olmamış gözükmektedir.(3)

            Kotennalılar’ın danışma meclisi karar aldı. Mademki yaşam boyu Zeus Soter rahibi, Stanamoas oğlu Setas oğlu Neoptolemos, seçkin ve iyi bir insan olarak (ve) proboulos Stanamoas oğlu Setas’ın oğlu olarak, erdemle donanmış bir şekilde imparatorlar için başrahiplik yaptı ve vatanında saygın bir şekilde memuriyetlerini yerine getirdi ve sistemli bir şekilde eirenarkhes’lik yaptı ve tüm leitourgia’larını onur sever ve seçkin bir şekilde tamamladı, gençliğinin başından şimdiye kadar bilge ve de ölçülü bir yaşam sürdü ve tanrıya karşı olan hizmetini her zaman dindar ve onur sever bir şekilde yerine getirdi, böyle insanların kendilerine yakışan bir onurlandırmaya maruz kalması yerinde bir iştir.        Kotennalıların danışma ve halk meclisi onun altın kaplama küçük bir kalkan üzerine çizili bir portre ve bronz bir heykelle onurlandırılmasına, kendisiyle birlikte tüm hane halkının da onurlandırılmasına, heykelinin Artemis’in peribolos’una ya da bir başka yere konulmasına, bu kararın bir kopyasının, halka karşı göstermiş olduğu iyilikseverliğinin herkesçe bilinmesi için taş üzerine yazılmasına karar verdi.(4)

Kotenna kentinin Stanamoas II ve Neoptelemos kardeşler
onuruna aldığı iki meclis kararı
© Attila Durak

Kaynak: (1) Prof. Dr. Havva İşkan – Prof. Dr. Nevzat Çevik / Akseki Çevresi Arkeoloji ve Tarihi / Çekül Sanatsal Mozaik Dergisi / 2000 (2) Mustafa Yılmaz- Osman Doğanay / Akseki, İbradı ve Gündoğmuş (Antalya) Çevresi Arkeolojik Çalışmaları (3) Prof. Dr. Mustafa Adak, Yrd.Doç.Dr. Burak Takmer,  Yrd. Doç. Dr.Ebru Akdoğu Arca / İlkçağ’da Akseki Bölgesi (4) Mustafa Adak hocamız ve ekibi tarafından keşfedilen yazıt ve diğer fotoğraflar için Atilla Durak ve Ümit Durak’a çok teşekkür ederim.

Taylan Köken

1 yorum:

  1. Bir yarım gödeneli bu kadar eski bir tarihinin olduğu aklımın ucuna dahi gelmezdi sıradan bir köy olarak biliyorduk yazınızın her kelimesini merakla okudum elinize sağlık fakat bir sorum var acaba gödene halkı toplu bir göç yaşamış olabilir mi çünkü köyün ahalisi yörük

    YanıtlaSil