Kotenna Kentinin Yeri: Antalya İli, Akseki İlçesinin Menteşbey Köyü (Mahallesi) yakında bulunan Kaletepe üzerindeki kalıntılardır.
Kotenna ve Erymna kentlerinin
Menneas onuruna aldıkları ortak karar.
© Ümit DurakKotenna, Menteşbey Mahallesi.
© Ümit Durak
Kotenna Bilgileri: Kentin adının nerden geldiği
hakkında bir bilgi yoktur. Osmanlı döneminde Gödene olan yerleşim yeri Kotenna’nın evrilmiş halidir. Son olarak
Menteşbey adıyla anılmaktadır. Gödene haliyle çok daha güzel bir ismi vardır. Gödene
adının Goden Krallığından gelmiş olması savı bir hayli zorlamadır. Yapılan son
çalışmalar ve epigrafik değerlendirmeler sonucunda Etenna, Kotenna ve Erymna
kentlerinin halkının aynı olduğu ve Katenneis adını taşıdığı belgelenmiştir.
Etenna, Kotenna ve Erymna gibi bilinen yerleşimleriyle
başlangıçta Pisidia, İ.S. 4. yüzyıldan sonra da Lykaonia sınırlarında değerlendirilen Akseki bölgesinde,
başlangıçta kendi başlarına yaşayan savaşçı, yerli kavimler varken bu
toplulukların sonraları Roma egemenliğine girdiği ve Roma’ya vergi verdiği
anlaşılmaktadır. İ.S. 3. yüzyılda
geçirdiği sarsıntılara, doğu Pisidya’da eşkıya huzursuzlukları eklenir. İ.S. 284 - 305 yılları arasında başta olan
İmparator Diokletian döneminde Pisidya
tarihinde ilk kez bir eyalet haline getirildi. İ.S. 395 yılında Roma
İmparatorluğu’nun ikiye ayrılmasından sonra Bizans çağını yaşamaya başlayan Pisidya’da
pek çok kentin varlığını sürdürdüğü, Kilise kayıtlarından anlaşılmaktadır.
Ancak bu bölgede yaşayan ve tümü ilkel ve kavgacı olarak bilinen Oroandlar, Homonadlar ve İsaurialılar
Roma’ya hep sıkıntı vermiştir. Pamfilya Denizi’nden, Side’den kuzeye, Etenna ve Kotenna’dan geçen iki ayrı yolla Göller Bölgesi ve Konya’yla Orta
Anadolu’ya geçit veren vadi bu konumuyla her çağda önemsenmiş ve yerleşimler
kurmak için de seçilmiştir.
Günümüz Gödene
ilçesinde bulunan kalıntılar Strabon’da “Katenneis”,
Hierokles’de “Kotana” olarak anılır.
431'de Efes’te ve 451’de Kalchedon’da yapılan konsiller
toplantısına Kotenna’nın bir
temsilcisi de katılmıştır. Yazıtlar Kotenna'nın bugünkü Gödene olduğunu
kanıtlar. Antik yerleşimden taşınmış heykel, seramik ve figürinler yakın
zamanlara kadar okulda korunmaktaymış. Köy evleri duvarlarında antik malzemeye
bugün de sıkça rastlanmaktadır.
Gödene ilçesinin batısında yükselen, tüm
araziye egemen korunaklı bir tepede yerleşim izleri genellikle ana kaya
tabanlardan izlenir. Ayakta kalanlar ise geç dönem sur duvarlarıdır. Ana kaya
olabildiğince verimli biçimde kullanılmış, kalan kısımlar örülerek
tamamlanmıştır. Yapılar çoğunlukla ana kaya tabanlarından tanımlanabilmektedir.
Alt ve üst teraslar arasında ana kayaya açılmış basamaklar geçit vermektedir.
Ana kayadan yararlanılıp basamaklı birçok katlılık oluşturulduğu
anlaşılmaktadır. Sokaklar gibi su akıntılarına karşı yapılan işçilikler de
ortaktır. Evlerin arkalarından ana kayaya açılmış arklar yağmur sularını
kanalize etmektedir. Kalıntılar arasında kült döşemeleri görülür. Tepenin
doğusunda, sarp eğimin başlangıcında kısmen ayakta kalmış geç dönem sur
duvarları izlenmektedir. Tepede geç dönem seramikleri bulunmuştur.(1)
Diğer bir çalışmada Kotenna Antik Kenti bilgileri şu şekilde:
Kotenna şehrinin kalıntılarının da yer
aldığı bugünkü Menteşbey Köyü, Ayıntıras, Kayabaşı, Tuzluk Koyak Mevkii ve
Tarsus Dağları arasında kurulu modern bir yerleşimdir. Yer yer antik kalıntı
izlerine rastlanan Tepe Dağı, Mallas ve Ambullas Mevkilerinden ziyade Kale Tepe
olarak bilinen antik Kotenna şehri kalıntılarının yer aldığı güneydeki Melas
(Manavgat) Çayı’na12 hâkim tepe kayda değer antik kalıntıları bünyesinde
barındırmaktadır.
Kale Tepe’nin güney yamaçlarında bir blok taş üzerinde
kanatları açık bir kartal kabartması ile başka blok taş üzerindeki kalkan ve
zırh betimi makiliklerle kaplı arazide terk edilmiş durumdadır. Kale Tepe’nin yine
güney yamacında yazıtsız bir sunak dikkati çekmektedir. Sunağın hemen yanında
yer alan 1.70x0.93x0.55 m ölçülerindeki iri bir blok üzerinde ise üç gruptan
oluşan uzun bir yazıt yer almaktadır (Res. 3). Anıtsal bir yapıya ait olması
gereken bloğun üst profili üzerinde tek satır, altında ise solda 12, sağda 16
satırdan oluşan iki ayrı yazıt grubu yer almaktadır13.
Menteşbey (Gödene) Büyük Mezarlık içinde çok sayıda sütun
gövde ve başlıkları yer almaktadır. Bunlardan bir grup ion başlığı musalla taşı
olarak kullanılmıştır. Mezarlık içinde ise kadın büstü betimli bir sunak
dikkati çekmektedir. Köy içindeki bir evin avlusunda korunan düzgün kesme taşlı
uzun bir duvar ise buradaki anıtsal bir yapıya işaret etmektedir.(2)
Son çalışmamış ise Akseki Arkeolojisi hakkında ekipleriyle
birlikte değerli çalışmalar yapan Mustafa Adak hoca ve yardımcılarının
yayınladığı kitapçıktan olacak:
Geniş Pisidya
topraklarının güneydoğusunu Hellenistik ve Roma dönemlerinde Katenneis halkı
iskân etmişti. Strabon bu dağ sakinlerinin batıda Selgeliler, doğuda ise
Homonadlar ile komşu olduklarını belirtmekte, ayrıca Pisidyalılar’ın “büyük
kısmı Torosların dağlık kısımlarında yaşamaktadır, ancak bazıları Pamfilya
kentleri Side ve Aspendos’un kuzeyinde, zeytin ağaçlarının yetiştiği engebeli
alanlarda otururlar. Bunların kuzeyindeki dağlık alanı Selgeliler’e ve Homonadlar’a
komşu olan Katenneis halkı iskân etmiştir.” demektedir. Bu ve diğer bilgilerden
yola çıkarak Katenneis halkının yaşam alanı olarak; Akseki İlçesi’nin güney
kısmını, İbradı İlçesi’nin tümünü ve Manavgat İlçesi’nin kuzeydoğusunu
gösterebiliriz. Kavimin adı Kotenna (eski ismi Gödene, bugün Menteşbey Mahallesi)
kent ismine yansımıştır.
Katenneis halkının diğer iki önemli merkezi Kotenna ve
Erymna’nın erken dönemlerde belgelenmemiş olmaları bunların uzun süre
Etenna’nın himayesinde kaldıklarını ve ancak Hellenistik Çağ’ın ilerleyen
evresinde bağımsızlıklarına ulaştıklarını akla getirmektedir. Aralarında sadece
6 km. mesafe bulunan, ancak Melas Çayı’nın geçit vermeyen vadisi tarafından
birbirinden ayrılan bu iki kent arasında yakın bir bağ mevcuttu. Nitekim
Ormana’da bulunan ve Zeus Tastledeas rahibi Menneas’ın onurlandırılmasına dair
her iki kentin almış oldukları müşterek karar, bunların ikisi bağımsız olmakla
birlikte ortak hareket edebildiklerine dair güzel bir örnek sunmaktadır. Bununla
birlikte, bağımsız olmalarına rağmen iki kent de tarihlerinin hiçbir evresinde
sikke basmamış, Etenna ve diğer komşu kentlerin tedavüldeki sikkelerini
kullanmakla yetinmişlerdir.
Katenneis halkını temsil eden bu üç kentten sadece
Kotenna günümüz Akseki ilçe sınırları içerisinde kalmaktadır. Yüksek bir tepe
üzerinde kurulan kentte günümüzde ayakta fazla yapı kalmamıştır. Yamaçta yer
alan konutlar heyelan sonucu büyük oranda kaybolmuştur. Aşağıda tanıtacağımız
iki kitabe sayesinde tepedeki yerleşim alanında bir Artemis ve bir de Zeus
Tapınağı’nın varlığını biliyoruz. Tepenin yamacında kısmen korunmuş bir yapının
yıkıntıları arasında görülebilen büyük sütun parçaları ve oturma sıraları gibi
mimari ögeler, söz konusu binanın resmi bir yapı olması gerektiğini
göstermektedir. Tepenin köye bakan kuzey ve batı yamaçlarında Bizans Dönemi’ne
ait sur izleri hala takip edilebilmektedir. Antik Dönem yerleşiminin, günümüzde
Menteşbey’in kurulu olduğu düzlüğe kadar yayıldığı buradaki önemli yapı
kalıntıları sayesinde tespit edilebilmektedir. Tepenin kuzeydoğusunda düzlük
arazide bir köy evinin bahçesinde uzanan ve duvar örgüsü dört sıraya kadar
korunan muazzam bir yapı kalıntısı, muhtemelen bir tapınağa ait olmalıdır.
Benzer bir yapının blokları ise köy çıkışındaki modern mezarlıkta
görülmektedir. Antik binalara ait sayısız yapı taşı tepeden indirilerek modern
köy evlerinde inşaat malzemesi olarak tekrar kullanılmıştır.
Kotenna
kenti Akseki ilçe sınırlarının güneybatı ve orta kısımlarına hâkimdi. İlkçağ
yerleşim izleri göstermeyen Akseki ve yakın çevresi de kanaatimizce Kotenna
kentinin himayesinde bulunmaktaydı. Verimli bir ovanın kuzeybatısındaki bir
yamaçta kurulmuş olan Akseki’nin tarihi olasılıkla Ortaçağ’dan daha önceye
gitmemektedir. Akseki’nin eski ismi Marula ile Latince “Maro” sözcüğü arasında
yerel tarihçiler tarafından kurulan bağlantı, aslı olmayan güzel bir
yakıştırmadan öteye gitmemektedir. Akseki’de İlkçağ’a ait tek iz kaymakamlığın
ön bahçesinde duran bir kabartmadır. Bu da Kotenna kentine ait olup eski
kaymakamlardan biri tarafından Gödene’den şimdiki yerine getirilmiştir. Benzer
kabartmaları Gödene’de görmek mümkündür. Akseki yakınlarında tespit
edebildiğimiz en erken yerleşim izleri güneydoğuda Hüsamettin ile Çimi arasında
bulunmaktadır. Akseki ise İlkçağ’da yerleşim alanı olmamış gözükmektedir.(3)
Kotennalılar’ın danışma meclisi karar aldı. Mademki yaşam boyu Zeus Soter rahibi, Stanamoas oğlu Setas oğlu Neoptolemos, seçkin ve iyi bir insan olarak (ve) proboulos Stanamoas oğlu Setas’ın oğlu olarak, erdemle donanmış bir şekilde imparatorlar için başrahiplik yaptı ve vatanında saygın bir şekilde memuriyetlerini yerine getirdi ve sistemli bir şekilde eirenarkhes’lik yaptı ve tüm leitourgia’larını onur sever ve seçkin bir şekilde tamamladı, gençliğinin başından şimdiye kadar bilge ve de ölçülü bir yaşam sürdü ve tanrıya karşı olan hizmetini her zaman dindar ve onur sever bir şekilde yerine getirdi, böyle insanların kendilerine yakışan bir onurlandırmaya maruz kalması yerinde bir iştir. Kotennalıların danışma ve halk meclisi onun altın kaplama küçük bir kalkan üzerine çizili bir portre ve bronz bir heykelle onurlandırılmasına, kendisiyle birlikte tüm hane halkının da onurlandırılmasına, heykelinin Artemis’in peribolos’una ya da bir başka yere konulmasına, bu kararın bir kopyasının, halka karşı göstermiş olduğu iyilikseverliğinin herkesçe bilinmesi için taş üzerine yazılmasına karar verdi.(4)
Kotenna kentinin Stanamoas II ve Neoptelemos kardeşler
onuruna aldığı iki meclis kararı
© Attila Durak
Kaynak: (1) Prof. Dr. Havva İşkan – Prof. Dr.
Nevzat Çevik / Akseki Çevresi Arkeoloji ve Tarihi / Çekül Sanatsal Mozaik
Dergisi / 2000 (2) Mustafa Yılmaz- Osman Doğanay / Akseki, İbradı ve Gündoğmuş
(Antalya) Çevresi Arkeolojik Çalışmaları (3) Prof. Dr. Mustafa Adak,
Yrd.Doç.Dr. Burak Takmer, Yrd. Doç.
Dr.Ebru Akdoğu Arca / İlkçağ’da Akseki Bölgesi (4) Mustafa Adak hocamız ve
ekibi tarafından keşfedilen yazıt ve diğer fotoğraflar için Atilla Durak ve
Ümit Durak’a çok teşekkür ederim.
Taylan Köken
Bir yarım gödeneli bu kadar eski bir tarihinin olduğu aklımın ucuna dahi gelmezdi sıradan bir köy olarak biliyorduk yazınızın her kelimesini merakla okudum elinize sağlık fakat bir sorum var acaba gödene halkı toplu bir göç yaşamış olabilir mi çünkü köyün ahalisi yörük
YanıtlaSil