Kalıntıların Yeri: Etimesgut Kalıntıları, Ankara İli, Etimesgut
İlçesi, merkezindedir.
Etimesgut Adı: Etimesgut adı Hitit Döneminde Amaksis olarak geçmektedir. Bölgeye gelen Kipert haritalarında Amaksyz olarak işaretlemiştir. Etimesgut
Yerleşimi de Roma Döneminde Roma Yolu
üzerindedir.
Selçuklu Döneminde mezra
şeklindeki Etimesgut Ahi Mesud ve Ahi Şerafeddin Zaviyesinin vakıf
arazilerinden bir kısmını barındırmaktaydı. Etimesgut’a adını veren Ahi Mesud,
Ahi Reislerinin tanınmışlarındandır. Osmanlı’nın kuruluş yıllarında Tımar
sahibidir. Bağluca (şimdi Bağlıca
Köyü) Köyünde Ahi Mesud Zaviyesi bulunmaktaydı. Murad Hüdavendigar zamanında
Ahi Mesud oğlu Ahi Himmet’e vakfın tasarrufu verilmiştir.
Tarih içinde ilçe Amaksyz, Amaksis, Amaksuz, Akmasuz, Ahi
Mesud ve Etimesgut adlarıyla
anılacaktır.
Etimesgut Kısa Tarihçesi ve Kalıntı Bilgileri: Ankara Tarım
Müdürlüğünün resmi sayfasında rastladığımız ve Etimesgut hakkında değerli
bilgiler bulunduran yazıyı buraya komple almayı uygun gördük:
Etimesgut'da bulunan Arslan
Kabartmasına (1) Etilerle
Frigyalılar arasındaki geçit çağı eseri olarak bakılmaktadır. Ernest Mamboury “Ankara
Gezi Rehberi” (2) adlı kitabında
Etimesgut'un bulunduğu yerin hangi uygarlıkların etkisi altında kaldığını
bulunan tarihi eserlerden yararlanarak şu şekilde açıklamaktadır:
“İstasyonun yanında aşağıya doğru ine yolun sağında yaklaşık 10 m.
yüksekliğinde 120 m’ye 80 m. ebadında kuzeyden güneye doğru yönelmiş biraz
elipsi andıran bir tepecik dikkati çeker. Bu sırasıyla Friglerin, Romalıların,
Bizanslıların ve Müslümanların yerleşim yeri olarak kullandığı eski bir
yerleşim yeri ya da höyüktür. 1928'de buraya ilk gidişimiz özellikle burada
bulunan ve çevresinde çeşitli kalıntıların olduğu muhteşem bir aslan heykelini
görmek içindi. Bu heykel diğer kalıntılarla çevrilmişti. Kalıntılar arasında
oymalı Roma sütun başlığı Lidya dönemine ait bir lahit parçası, Selçuklu
dönemine ait sarkıt tavan kalıntıları, Osmanlılara ait nargileler ve içi kızıl
ya da kahverengi kızıl sırlı kırmızı kahverengi ve siyah renkli Hitit ve Frig
dönemine ait çömlek kalıntıları bulunmaktaydı. Talebimiz üzerine Müzeler
Müdürlüğü’nce kaldırılan aslan heykeli “Auguste Mabedi”nin bulunduğu Hitit
Müzesi’ndedir.
Ülkede çokça bulunan bazalt taşı üzerine biraz rölyefle yontulmuş 2m.x
0,95 m x 0,35 m boyutlarındaki ve üst yüzeyinde derince dört delik olan aslan,
sağa doğru gidiyor şekilde yontulmuştur. Aslanın soylu ve sakin bir yürüyüş
şekli var; kuyruğu sırtına doğru kalkık, ağız açık büyük ve düzgün bir kafası
var. Bilhassa arka ayaklarının kasları olmak üzere yapılı ve belirgin kasları
kendine büyük bir güveni gösteriyor. Ve Asur eserlerini hatırlatıyor. Önemli
bir eski yerleşim merkezi ya da oturduğu yeri dekore ettirme imkânına sahip bir
prensin sarayına tanıklık ediyoruz. Toprağa gömülmüş başka kalıntıların
varlığını da göz ardı etmemek gerekir. Bu kalıntı her durumda bölgenin Hitit
döneminde iskâna açık bir yer olduğunun tartışılmaz bir kanıtıdır” (Mamboury,
1933).
Etimesgut'un bugünkü yeri Hititler döneminde "Amaksis" olarak
adlandırılmıştır. “Kiepert” çizmiş olduğu haritada Etimesgut'un bulunduğu yeri
"Amaksyz" olarak belirtmektedir. Osmanlılar ise bu yeri “Akmasus”
olarak anmışlardır (Gülekli,1948).
Orman fidanlığında bulunan kuş başlı, arslan vücutlu ve kanatlı
kabartma ile Boğa kabartmasına, Etilerin (Hititlerin) son devirlerinin eserleri
olarak bakılmaktadır.
Etimesgut ile ilgili bilgilere ulaşılan diğer önemli bir kaynak ise
Osmanlı arşivleridir. Burada yapılan incelemelerle dönemin muhasebe defterleri
kayıtlarında bu yerin Ahi Mesud olarak geçtiği ortaya konulmaktadır (Tekin,
1998).
Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait 1530 tarihli Anadolu Muhasebe
Defterinde Etimesgut'dan şöyle bahsedilmektedir: "Melike Hatun Vakfı, Ankara kazasında bulunan vakıflar arasında
olup, İnebey Hamamından hissesine düşen 17 akçeden dördünü Melike Hatun
Mescidine, ikisini Seyyid Sinan'a, ikisini Seyyid Mahmut'a ve iki akçesini de
kalede oturan kale imamına tahsis etmiştir. Bağlıca köyünü de kapsayan 1574
'akçe'lik gelirin dörtte üçü Ahimesut zaviyesine, kalan dörtte biri de Ahi
Şemseddin Zaviyesine gitmekte idi. 1530 yılında Ahimesut'da: 9 hane, 1 imam, 2
bekâr vergi mükellefi, bir de zaviyedar vardı.
“Ayrıca, hicri 1260 tarihli Ankara Temettuat Defteri’nde yer alan
Ahimesut köyünün bazı sakinlerinin işledikleri topraklardan elde ettikleri
gelirde Hacı Bayram Veli'nin de hissesinin olduğunun belirtilmesi Etimesgut'un
Selçuklu ve Osmanlı döneminde de vakfa tahsis edilmiş pek çok gelirinin
olduğunu kanıtlamaktadır.”
Yine Osmanlı arşivlerinde bulunan 1840 tarihli Ankara Temettuat
Defteri’nde Etimesgut şu şekilde anılmaktadır: “Ankara eyaletinin Zir kazasına
bağlı Ahi Mes'ud köyü birinci muhtarının 580 akçe gelirinin olduğu, bunun
yarısının Ankara'da Hacı Bayram Veli Efendinin hissesi olduğu
belirtilmektedir.”
Elde edilen bilgiler Etimesgut'un bir vakıf arazisi olduğunu, tarımsal
faaliyetlerin yapıldığını göstermektedir. Ayrıca Aktüre'nin verdiği bilgilerden
hareketle bu bölgede tiftik keçisi yetiştiriciliği yapıldığı sonucunu
çıkarabiliriz. “Zir” kazasında bulunan tiftik keçisi yünü işleme tezgâhlarının
ham maddesi çevrede bulunan köylerde yetiştirilen keçilerden sağlanıyordu.
Başka bir yerde bu kalitede ve bu parlaklıkta yün elde edilememesi bu bölgede
yetişen otlarla açıklanmaktadır (Aktüre, 1984).
Kayıtlarda bahsi geçen Ahi Mesud'un kim olduğuna ilişkin yazılı
kaynaklara ulaşamadık. Bu yere ismini veren Ahi Mesud'un Osmanlı arşivlerinde
verilen bilgilere göre ahilik teşkilatı üyesi olduğu anlaşılmaktadır. Osmanlı
arşivlerinden elde edilen ve Ankara tren yolunun güzergâhının belirtildiği
aşağıdaki haritalarda Etimesgut "Amaksyz" olarak geçmektedir.
Ankara'nın idari sınırları 1927 yılında tekrar belirlenmiştir. 1932 yılma gelindiğinde ise Etimesgut merkeze bağlı bir nahiyedir. Tarihi kaynaklarda "Amaksyz", "Amaksus" ve "Akmasız" olarak adlandırılan Etimesgut uzun bir tarih boyunca Ahi Mesud olarak adlandırılmıştır (Gülekli, 1948).
Ankara'nın idari sınırları 1927 yılında tekrar belirlenmiştir. 1932 yılma gelindiğinde ise Etimesgut merkeze bağlı bir nahiyedir. Tarihi kaynaklarda "Amaksyz", "Amaksus" ve "Akmasız" olarak adlandırılan Etimesgut uzun bir tarih boyunca Ahi Mesud olarak adlandırılmıştır (Gülekli, 1948).
İncelemelerimiz sonucunda haritalarda gösterilen "Amaksus"
veya "Akmasız" adlarının Ahi Mesud ve günümüzde adlandırılışı ile
Etimesgut'un çok yakınlarında başka bir yeri ifade ettiğini anlıyoruz.
Etimesgut açısından Ankara'nın Milli Mücadele'nin merkezi olması ve
ardından yeni devletin başkenti olması büyük önem taşır. Cumhuriyet'le birlikte
"muasır medeniyet" seviyesine ulaşma çalışmaları kapsamında örnek köy
kurulması kararı Etimesgut'u tarih sahnesine çıkartmıştır.
Ahimesud'da örnek bir köy kurulması kararı 16 Mayıs 1928 tarih ve 6639
sayılı kararnameyle alınmıştır. Yapılan araştırmanın ardından hazırlanan rapor
doğrultusunda Bakanlar Kurulu örnek köy kurulması kararını vermiştir. Etimesgut
bu kapsamda örnek bir köy olarak kurulmuş ve buranın yeni devletin diğer
alanlarına da örneklik yapması amaçlanmıştır.
Günümüzde Etimesgut ilçesi başkent Ankara'nın batısında toplam 10300
hektar yüzölçümüne sahip bir ilçedir. Batısını Sincan kuzey, güney ve doğusunu
Yenimahalle ilçesi çevreler. Ankara metropolünün merkez ilçelerinden biri olan
Etimesgut dört bir yandan önemli devlet yollan ile çevrelenmiştir.
Etimesgut tarihi İpek yolu üzerinde kurulmuştur. Bugün de
Ankara-İstanbul demiryolu, Ankara-Ayaş ve Ankara-İstanbul karayolu
Etimesgut'dan geçmektedir. Ayrıca Ankara-Eskişehir karayolu ilçenin güney
sınırını teşkil etmektedir. Ankara çevre yolunun büyük bir bölümü Etimesgut
sınırları içindedir.
Ayrıca Etimesgut'u doğu batı yönünde bir baştan bir başa aşıp giden
banliyö trenlerinin de Etimesgut ulaşımına önemli bir katkısı vardır. Askeri
havaalanı, Türk Kuşu tesisleri ve Kara Havacılık tesisleri de ilçe sınırları
içerisindedir.
Etimesgut ilçesi doğudan batıya doğru eğimi azalan çanak şeklinde bir
oluk vadi görünümündedir. Vadinin tabanına oturmuş Ankara Çayı’na dik tepe
aralarından uzanan yan vadilerle bütünleşen Ankara ovası yer alır.
Etimesgut'u doğudan batıya yüzde üç eğim ile geçen Ankara çayı, Çubuk,
İncesu ve Hatip çaylarınım birleşmesiyle oluşmuştur. Ankara çayı Akıncı
ovasından gelen Ova Çayını (Zir Çayı) aldıktan sonra Malı köyde Haymana suyunu
da alarak Sakarya ırmağı ile birleşir. Uzunluğu 140 km. olan ırmak üzerinde
Çubuk 1, Çubuk 2, Kurtboğazı, Bayındır ve Kusunlar barajları kurulmuştur.
Ankara çayının Etimesgut sınırları içinde kolu ve barajı yoktur.
Etimesgut 1968 yılına kadar nahiye merkezi olarak kalmış, çevresindeki
18 köy Etimesgut nahiyesine bağlanmıştı. 1968 yılında nahiyelik kaldırılarak
"İstasyon Mahallesi" adıyla Yenimahalle ilçesine bağlanmıştır.
20 Mayıs 1990 tarihi itibariyle ilçe statüsü kazanmıştır. 19 Ağustos
1990 tarihinde ise ilk belediye seçimi yapılarak Etimesgut Belediyesi kurulmuştur.
Notlar:
(1) Etimesgut Arslanı
[Buluç 1986:res. 2]: Gen.: 195 cm, yük.: 90 cm, derinlik: 31 cm. Üst kısımda
dört kenet oyuğu bulunmaktadır. 1898 yılında J.W. Crowfoot ve J.G. Anderson
tarafından bir duvara örülü olarak görülmüştür. Buluntu yeri, Ankara'nın 14 km
batısındaki, o günkü adıyla Emeksiz Çiftliği'dir. (TAY Sayfasından)
(2) Bu kitabın Türkçe PDF Dosyasına www.acikarsiv.ankara.edu.tr
adresinden ulaşabilirsiniz.
Taylan Köken
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder