28 Şubat 2011 Pazartesi

Alabahçe Yerleşimi / İZMİR / AİOLİS / Menemen / Hatundere Köyü

Alabahçe Yeri: İzmir İli Menemen İlçesi Hatundere Köyü sınırlarındadır. Hatundere Köyünden kuzeye doğru gidildiğinde, köyün çıkışında antik yol kalıntıları mevcuttur. Antik yol Alabahçe Tepesinin eteklerine kadar gelmektedir. 

Alabahçe Yüzey Araştırmaları Sonuçları: Bölgede yapılan yüzey araştırmalarında tepe üzerinde elde edilen buluntulara göre, MÖ. 600 yıllarından Bizans Dönemine kadar yerleşim gördüğü belirlenmiştir.
Önceleri ana kayadan yararlanılarak bir savunma yapısı varken, Bizans Çağında daha küçük bir yapının dinsel amaçlı kullanıldığı düşünülmektedir. Alabahçe Tepesinin üzerine kazılan bir haç bulunmuştur. Ayrıca aynı kaya üzerinde belli belirsiz günümüze kalan çift başlı bir balta kabartması mevcuttur. Alabahçe yakınında bir kule temeli de mevcuttur. (Prof. Dr. Armağan Erkanal- 2002 yılı Güney Aiolis Yüzey Araştırması- 21. Araştırma Sonuçları Toplantısı Cilt2 2003)

Taylan Köken

6 Şubat 2011 Pazar

Araptepe Höyük / İZMİR / AİOLİS / Aliağa / Helvacı Köyü

Araptepe Yeri: İzmir İli Aliağa İlçesi Helvacı Köyü sınırlarındadır. Menemen Foça karayolu yakınında Gediz (Hermos) Irmağının kuzey kollarından birinin yanındadır. Denizden uzaklığı yaklaşık 10 km.dir. Bekirler Yerleşimi yaklaşık 600 mt uzaklıktadır. Prehistorik dönemde etrafındaki diğer yerleşimler gibi denize çok yakın bir konumdaydı.
Araptepe Haritası

Araptepe Adı Üzerine Notlar: Bugün Petkim tesislerinin bulunduğu yarımada üzerinde Arap Çiftliği Köyü bulunmakta idi. 1890 yılına kadar kayıtlarda bulunmaktaydı. Bunun haricinde Şehitkemal Köyünün kuzeyinde Arapderesi, derenin kuzeybatısında Arap Dağı Tepesi ve Araptepe Höyük’de adı geçen Arap sözcüğünün kesin belgelerle kanıtlanmamasına rağmen şöyle bir hikayesi vardır: IV. Murat Bağdat seferi sırasında kendisine yardım eden yerlilerden bir kısmını yanında Anadolu’ya getirir ve yörede iskan etmelerini sağlar. Arapoğulları’ndan Abdülkerim Ağa’ya Aliağa Çiftliği yöresinde araziler verir. Aliağa Çiftliği kurucusunun bu topraklara gelen bu sülalenin bir evladı olduğu söylenmektedir.
Bu bilgiler tartışmaya açık olmasına rağmen, 18. yüzyılın büyük bölümünde Bergama çevresinde hakimiyet kurmuş olan Arapoğulları’nın Aliağa Çiftliğine kadar uzanarak burada hakimiyet kurmaları ve çevrede bulunan bir çok yerleşime ve yere Arap adını vermeleri daha anlaşılır bir gerçektir. (Ersin Doğer – İlk İskanlardan Yunan İşgaline Kadar Menemen ya da Tarhaniyat Tarihi – Sergi Yayınevi – 1998)    


Araptepe Yüzey Araştırmaları Sonuçları: 1949 yılında Helvacı Höyücek kazısı esnasında yüzey araştırmasına çıkan Ord. Prof. Dr. Muzaffer Şenyürek başkanlığındaki bir ekip tarafından tespit edilmiştir.
2001 yılında Prof. Dr. Armağan Erkanal yönetiminde Güney Aiolis Yüzey Araştırmaları ile Panaztepe yerleşiminin çevre yerleşimler ile olan ilişkisi tespit edilmeye çalışılmıştır. 1950’li yıllardan beri varlığı bilinen Araptepe Höyüğünün etrafında 8 hektarlık bir bölüm taranmıştır. Ele geçen buluntular şöyledir: Erken dönem keramikleri, çanak çömlek parçaları, Melos kökenli obsidiyen parçalarına rastlanmıştır. Buluntu malzeme MÖ.7.bin yılın son çeyreğini göstermektedir.
Araptepe yerleşiminde ele geçen prehistorik buluntuların yanı sıra Roma Dönemi seramik parçaları da bulunmuştur. Günlük kullanım kaplarının yanı sıra, terracota figürinler ele geçmiştir. (Prof. Dr. Armağan Erkanal- 2001 Kuzey İzmir-Menemen Ovası Yüzey Araştırması- 20. Araştırma Sonuçları Toplantısı Cilt1 2002)

Araptepe Höyük
Araptepe Höyük
Araptepe Höyük
Araptepe Höyük
Araptepe Höyük
Araptepe, Urla-Tepeüstü, Ulucak Höyük, Bornova-Yeşilova Höyük Geç Neolotik Dönemden sonra yerleşimlerin terk edilmesi ile dikkati çekmektedir. Bu yerleşimler Roma Döneminde tekrar iskân görmeye başlamıştır. Bu halkların Geç Neolotik Döneminde hangi felaket sonucu bu yerleşimleri terk ettiğinin anlaşılması, Batı Anadolu arkeolojisi için önemlidir. (Yrd. Doç. Dr. Zafer Derin- Ulucak Höyük Kazısı- 2002- 25. Kazı Sonuçları Toplantısı Cilt1 2003)   
İzmir Neolotik Yerleşimleri
Araptepe Höyük, Yassı Tepe, Küçük Yamanlar, Çakallar Tepesi, Barbaros Tepeüstü ve Dedecik Heybelitepe gibi MÖ.6000 yıllarda iskân gördüğü düşünülmektedir. Bu yerler özellikle yüksek yerlerde seçilmiştir. (Yrd.Doç.Dr. Zafer Derin- Yeşilova Höyüğü 2005-2006 yılı kazıları)

Taylan Köken

3 Şubat 2011 Perşembe

Larissa Antik Şehri - I / İZMİR / AİOLİS / Menemen / Buruncuk Köyü

Larissa Adı: Larisa olarak da söylenen kent, Aiol Birliğini oluşturan 12 Aiol kentinden biridir. Luvi /Pelasgos dilinde Lar(a)-issa’dan gelir. "Kum-Kent" anlamındadır. Strabon Larissa’larla ilgili ortak bir özellik vardır. Toprakları, nehirlerin getirdiği alüvyonlarla oluşmuştur demektedir. Larissa da Hermos (Gediz) ırmağının doldurduğu Gediz Deltasının yanında bulunur.

Larissa Kentinin Yeri: İzmir ili, Menemen ilçesine bağlı İzmir-Çanakkale karayolu üzerinde Buruncuk Köyü’nün sağ tarafında görülen kayalık yarımadanın üzerinde kuruludur. Smyrna -Pergamon arası antik yol Larissa’dan geçiyordu. Tıpkı bugün modern yolun geçtiği gibi. Kalıntıların bulunduğu tepenin yamacında Larissa’nın sit alanı olmasına rağmen bir taş ocağı bulunmaktadır. Bu taş ocağı şehir kalıntılarının yok olmasına sebep olmaktadır. Arkaik ve Klasik döneme ait iki adet saray kalıntısı Larissa’nın Batı Anadolu tarihindeki önemini arttırmaktadır.   
Larissa Kent Planı
Larissa Kısa Tarihi: Prof.Dr. Hayat Erkanal 2001 yılı Liman Tepe kuzey kazı alanında yapılan kazılar kapsamında bulunmuş olan çanak parçalarının Panaztepe, Troya VI’da, Beycesultan’da, Kum Tepe’de ve Larissa’da rastlandığını belirtmektir. Bu buluntunun Orta Tunç Çağına ait olması Larissa’nın tarihini aydınlatmaktadır. (24. Cilt1 Kazı Sonuçları- 2002)
Larissa Kenti, Gediz deltası Gediz (Hermos) ırmağının taşıdığı alüvyonlarla dolmadan önce Ege kıyısında bir kıyı kenti idi. Çevresinde bu dolgu oluşmadan önce diğer kıyı şehirleri ise Panaztepe, Geren, Höyücek yerleşimleriydi. Güneyinde ise Kumtepe ve Bayraklı yerleşimleri bulunuyordu. (17. Cilt1 Kazı Sonuçları- 1995)
Aiol boyları Ege Bölgesine göç etmeye başladıklarında Larissa’yı kuşatırlar, fakat öncülleri olan Pelasgosluların direnişiyle karşılaşırlar. Onlar da Neon Teikhos (Yeni Kale) yerleşimini kurarlar. Sonra Larissa kentini ele geçirirler.
Batı Anadolu MÖ.546 yılında Pers egemenliğine geçer. Pers kralı Kyros Lydialıları Sardes kentinin önlerinde yapılan savaşta yener ve kendisine yardım eden Mısırlılara hediye olarak Larissa kentini verir. Bölgede yaklaşık 200 yıl hüküm süren Perslilerden günümüze kalan en önemli Phokaia’da (Foça) bulunan Satrap Mezarıdır. Halkımız burayı “Taş Kule” olarak adlandırmıştır. Bunların yanı sıra Panaztepe ve Larissa’da bulunan sarayların Pers özellikleri taşıdığı düşünülmektedir.
MÖ.399 yılında Batı Anadolu’da Pers hegemonyasını kırmak için yöreye gelen Thibron komutasındaki Sparta birlikleri Larissa’yı kuşatmasına rağmen ele geçiremez. Fakat MÖ.334 yılında Batı Anadolu’yu işgal eden İskender kuvvetlerine diğer Aiolis kentleri gibi Larissa’da direnç göstermeden teslim olur.
MÖ.279 yılında Kelt/Galat akınları tarafından yakılıp yıkılan Larissa Helenistik dönemi bir daha kalkınamadan sönük geçirmiştir.
Anadolulu Aelius Aristeides MS.200’lü yıllarda Smyrna-Pergamon arasındaki tarihi yolda yaptığı yolculuğu ayrıntıları ile aktarmıştır. G.Bean, vatandaşımızın yolunu izleyerek Aiolis yöresindeki izlenimlerini bize aktarır. Aristeides Larissa’da döküntü ve pis bir handan söz eder. O çağlarda köy bile olsa Larissa’nın varlığının devam ettiği görülmektedir.
Larissa Kazıları: 1902 yılında 1932-1934 yıllarında İsveçli ve Alman bilim adamları J.Böhlau, K.Schfold ve Franz Miltner tarafından kazılmıştır. Başka kazı yapılmamıştır. Bu kazılarda Klasik ve Helenistik çağ surlarından daha eski, MÖ.1500-MÖ.1100 arasına tarihlenen bir surun parçaları belirlenmiştir.
Larissa Kazı Planları
Larissa Sur Duvarı
Larissa Kule
Larissa Kalıntıları: 80 yıl önce yapılan kazılarda MÖ.1500-1000 yılları arasına tarihlenen etrafı kuleli surlarla çevrili bir kent olan Larissa’da günümüzde görülen kalıntı bakiyeleri şöyledir. Kente çıkan antik yol, andezit taşından yapılma surlar dikkati çekmektedir. Surlar MÖ.400 yıllarında tekrardan yenilenmiştir.
Larissa Sur Kalıntıları
Bir cadde ve evler, tapınak ve sarayların kalıntıları buluntular arasındadır. Dört adet sarnıç buluntusu kentin su ihtiyacını karşılamaktadır. Doğu etkisinde yapıldığı düşünülen üç adet saray kalıntısı MÖ.600 yüzyıl sonlarına tarihlendirilmiştir. II numaralı saray “hilani” tipinde, III. ve IV. nolu saray ise “Megaron” tipinde yapılmıştır. Akropolis ilk kez MÖ.500 yıllarında tahkim edilmiştir.
4 Sütunlu Anıtsal Yapı
Pişmiş Toprak Friz Kabartması MÖ.600
Üç modern yel değirmeni kalıntılarının devamında nekropolis uzanır. Nekropoliste yüz adet mezar saptanmıştır. Çoğu Tümülüs mezar tipindedir. Nekropolisin tümü, ele geçen çanak çömlek parçalarına göre MÖ.600 yıllarına tarihlenir.
Larissa Buluntuları
Apollo Başı MÖ.400-300
Apollo Başı MÖ.300
Apollo Başı MÖ.400-300
Kazılarda ele geçen buluntuların çoğu bugün Stockholm Müzesi’ndedir. Ayrıca İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde Aiol  sütun başlıkları ve pişmiş toprak eserler. Mimari parçalardan bazıları ise İzmir Arkeoloji Müzesi’ndedir.   
Aiol Sütun Başlığı
Larissa Buluntusu Mimari Parça
Larissa Buluntusu Mimari Parçalar
Aiol Sütun Başlıkları İstanbul A.M.
Aiol Sütun Başlıkları İstanbul A.M.
Aiol Sütun Başlığı İstanbul A.M.
Kaynakça: Bilge Umar -Aiolis -İnkılâp Kitabevi -2002 / Bilge Umar- Türkiye’deki Tarihsel Adlar- İnkılâp Kitabevi-1993 / Ersin Doğer- İsmail Gezgin- Aiolis’de Bir Anıt /  George E.Bean- Eskiçağda Ege Bölgesi- Arion Yayınevi-1997 / Nezih Başgelen- Birgi’dem Gevaş’a Anadolu Gezi Notları- Arkeoloji ve Sanat Yayınları -2006 / /www.asiaminorcoins.com / http://www.tayproject.org/ 

Taylan Köken